Bir acayip zamandan geçiyoruz Bu yaklaşan kıyamet değilse, ne? Göğsüne çiçekler ektiğim toprakla uzlaşamıyoruz Sarkaçlar birer durağan nesne. Gece: Terk edilmiş öksüz bir evin Mutsuz, Mektupsuz Posta kutusu yalnızlığı Bulut: Yükseklerden yere saldıran İri dişli bir köpek, dişi, Kudurgan Evimin önünden yuvarlanan kar topu Birazdan çığ olacak Kimsenin umuru değil Hey, uzaklaşın buradan!
Mutluluk yoksunu evimde bir pazar sabahı; Tül aralık, Perde aralık Odamda dağınıklık almış yürümüş Bir ben eksiğim odada Odam hâlinden şikâyetçi, odam hâlinden yakınmakta Odam dağınık Bir yalnızlık dolaşmakta koridorda Her hâlini görüp gözetlemekteyim aralanmış kapıdan, Kapım aralık Noel baba erken atmakta baca deliğinden Bu seneki hüznümü Ve bu hüzün ötekilere hiç benzememekte Aslında kapıdan da verebilirdi hediyemi Çünkü, kapı aralık Bir yalnızlık ki bu seferki yalnızlık Diğerlerine hiç benzememekte Hiç gidesi de yok bu sefer Demir attı odamın tam ortasına Ve güz de erken bitti sanki bu yıl Önümüz kış mevsimi, önümüz aralık Bu yıl, yıllardan hangi yıl Bu kış mevsimi gördüğüm kaçıncı kış Ya aralık kaçıncı aralık? Aklım hep sende, aklım senin oralı bugünlerde Kalbim aralık Bıktım, usandım bu dağınıklıktan Gelsen de yine toparlasan beni diyorum Gelsen de bitse bu dağınıklık Bir son bulsa bu rezillik Zaten gelirsin diye kapı aralık hep Cam aralık Hadi gel top...
Ayrılık gerçeği düşünce usa Hâlden anlamaz bir gergeftir yatak Yalnızlık denilen kavram bir ayağı kırık masa Yahut ağır bir hasta, yatalak Aşk ışıltılar saçan bir opal taşı Veda, sözsüz bir gerilim Çaresizliğin sembolüdür iki damla gözyaşı Terk eden her gidiş, acımasız bir devinim Kavuşmak coşkusu eşsiz sevinçler doğurur Hasretlik üzüntüye yol açar her defasında Sevgi, biraz da önseziyle yoğrulur Ebedî mutlulukların ilk safhasında Ayrı düşünülemez sevgi, hasretlik ve kavuşmak Bunlar aşıkların silah, mermi ve süngüsüdür Hepsi bir bütündür; çaresizlik, veda ve aşk Yalnızlıkla ayrılık ise zalim bir ömür törpüsüdür.