Gurbet

Uğraşmayın anlayamazsınız
Akıl ermez ölümcül yalnızlığıma.
Kurtulmak için yüksünen karanlığımdan
Mazbut adımlarımı kararlılıkla atıyorum kalabalıklara
Dışarısı hazin bir gurbet,
İki sokak ötesi yabancı
Hiç kimseyi sevmez mi insan,
Sevmez mi cumartesi günlerini,
Yaz yağmurunu,
Baharda yeşeren bir ağacı?


Nerden bileceksiniz
Belirsiz bir hüznün kiracısıyken
Acı acı gülümsüyorum 
Ağlarken içim
Hiçbir ''boş'' almıyor doluluğumu
İstemesem de nereye gitsem oralı oluyorum
Neremi yenilesem oradan eskiyorum
Bininci el eşyayım bit pazarlarında
Doyduğum yerlerden bıktım
Doğduğum yerleri özlüyorum



Duvarlarıma hapsolduğumda
Ağır ağır çekiliyor kanım,
Lambam darağacındaki
İdamlık mahkûmlar gibi sallanıyor
Pencereler düşmanım
Hasret geceleri nüks ediyor kalbime
Beni tüketiyor bu herkese yabancılık
Yakınım bellediklerimin göstermelik
Suni teneffüsleri de özlemlerime yetmiyor artık
Galiba, ölüyorum.









Bu blogdaki popüler yayınlar

Boş Kent

İyisi Mi Uzak Duralım

Aklıevvel