Sen giderken Ben geliyormuşum Bir kez daha uzak ara kaçırdım seni Yine hepten yalnızım Sen, mutlaka varlığınla güzelleştireceğin Bir şehirdesin şimdi Ben Ankara'da... Ankara; yavan bir kalabalık Ankara, yitik aşkların boş kenti.
Biz tanışsak olay olur biliyor musun? Hecelerine ayırıyorken Henüz yeni öğrendiğim ismini Diyarbakır Surlarından ölüme atlar gece, Dünya aydınlığa erişir Bunu kimse istemez, lanetleniriz. Duyuyor musun? Biz öpüşsek kolay hallolur sorunlar Çocuklar ekmek almaya giderken Ölmezler örneğin Dönmeyin davanızdan demiş oluruz emekçilere Onurlu duruşlarıyla sevilir direnişçiler, biz de seviniriz. İkimiz, toplum onay vermeden sevişsek Ne olur hiç düşünüyor musun? Ateş pahasına olur her şey Eşkıyalar şehre iner Katiller alkışlanır Biz taşa tutuluruz Faturayı bize keser hükümet, Deliririz. İyisi mi sen hiç çıkma yoluma, İyisi mi biz uzak duralım. İnsanlar bildiğin canavar, Kötüye yorarlar her şeyi, fişleniriz.
Birden oluşuverdi her şey Korkunç bir hızla yeşerdi ağaç Devasa dağlar fışkırdı yerden, asimetrik Ana rahmine ruh üfledi melek İşte böyle başladı macera. Zaman amansızca kovaladı zamanı, Büyüdüm Amacım yalnızca ileriye bakmaktı Karşı cam güzeliydin de Öylelikle ellerini gördüm. Bazen geç olur rastlaşmalar Küçücük bir havzada iki ceylandık oysa, Asi, asil ve muktedir... İki koldan salınan iki ayrı ırmak gibi karşılaştık Alışamadık ve açılamadık derinlerine yüreklerimizin Sen hep ciğerimi deldin sözlerinle Bense bulutlara ateş ettim, öylesine. Aklıevveldim Umursamadan düşlerimi ölüme sürükleyen yaralarımı Sonsuzluk ovasında şahlanan atlara özendim Hıçkırıklarımı ve hırçınlıklarımı da katıp önüme Çoğu kez sana gelmeyi denedim Gördüm ki; gücüm var, gereği yok, Vazgeçtim.